24 Kasım 2008 Pazartesi

Dinle Beni Ey Kibir!

Dinle Beni Ey Kibir!
Dinle beni ey kibir! Sen ki, iblisi bile;
Nasıl baştan çıkardın, Allah'a isyân ile.
Lânetlendi nihayet, o cüretkâr sözünden,
Ve Cennetten kovuldu, şeytan senin yüzünden..
İşte o günden beri, iblisle ortaklaşa;
Dünyayı kuşattınız, zulümle baştan başa.
Nifak tohumlarını, beyinlere ektiniz,
Ahlâkın iplerini, beraberce çektiniz..

Gör ki; senin yüzünden, ne hâle geldi insan;
Ne haysiyet, ne şeref, ne merhamet, ne vicdan.
Duymaz oldu.. Hukukun, adâletin sesini;
Sana secde ederken, kaybetti kıblesini..
Dinle beni ey kibir! Bütün büyük savaşlar;
Senden gelen küçücük, bir kıvılcımla başlar.
Sen olmasaydın eğer, ne Stalin, ne Hitler,
Ne Firavun olurdu.. Ne bunca parazitler..
Ne bir fitne kalırdı, bu dünyada ne haset ;
Ne bu toplu mezarlar, ne yakılmış bir ceset.

Sönmezdi yeryüzünde, milyarlarca ocaklar,
Milyarlarca anada, boş kalmazdı kucaklar..
Ey kibir! Bilirsin ki; aşağılık duygusu,
Gururla karışınca, olur en büyük pusu.
Bu kompleks; insanları, sürüklerken zillete,
Tarihler mezar oldu, gör ki, nice millete..
Sen ki; ne Ebreheler.. Ne Kârunlar doğurdun,
Çağdaş emsallerini, aynı kapta yoğurdun.
Senden sebep nesiller, temelleri sökmede;
Bencillik bombasıyla, evlilikler çökmede..

Dinle beni ey kibir! Bu savaşım sanadır,
Gâlibiyet her zaman, düşünenden yanadır.
Bil ki; tuzaklarına, tuzaklar kuracağım;
Seni her an, her yerde, Kur'ân'la vuracağım..
Dökeceğim ortaya, sinsi hesaplarını;
Ve emrinde çalışan, insan kasaplarını.
Bütün dünya görecek, senin kirli yüzünü;
Kan ve kinle beslenen, doyurulmaz özünü..
Biliyorum.. İşim zor; gaflettedir insanlar,
Bu nedenle pek çoğu, seni mezarda anlar.

Kimi şöhret delisi, kimi zil zurna sarhoş;
Biliyorum.. Onlara, ne söylense hepsi boş..
Ama sen zannetme ki; bu savaş burda biter,
Bir kişi de uyansa, bu kazanç bana yeter.
Dilerim ki; insanlar, gerçekleri görürler;
Senin girdaplarına, kapılmadan yürürler.
Dinle beni ey kibir! Şaka değil sözlerim,

Bu savaş ancak biter, kapanınca gözlerim.
Attığın her düğümü, îmanla çözeceğim;
Ve seni, her secdede, ezdikçe ezeceğim!.

DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Daha Kur’an Ne Desin!..
Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında;
Çırpınıp duruyorsun, cehalet batağında.
Kalbin katı… Gözün kör.. Başın kibir dağında,
Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin.
Ey eşref-i mahlûkat, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Özgürce seçmen için, iki yoldan birini;
Apaçık bildiriyor, bütün âyetlerini,
Ya peygamber, Ya şeytan… seç diyor rehberini;
Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi gecesin,
İlle şeytan diyorsan, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Ya cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar,
Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar?
Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar,
Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin;
Mezarlar konuşurken, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var;
Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var?
Bana yeter diyorsan, şu üç günlük itibar:
Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,
Bunlar masal diyorsan… DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân;
Paramparça olurdu,..Dağ Allah korkusundan.
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;
Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,
Ne kadar sevdiğini, buradan anlaşsana!
Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,
Nefsini put yapana, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,
Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,
Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;
Kıyamet senaryosu, oyun değil bilesin;
Hâlâ ürpermiyorsan, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

O büyük mahkemede, bütün diller susacak;
Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak.
Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;
Açılacak önünde, defterleri herkesin;
Kendine gelmen için, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

O gün buyruk verenler, buyruğa baş eğecek,
Cehennem öfkesinden, köpürüp kükreyecek,
Ve doldun mu dedikçe, daha yok mu diyecek;
Yandıkça o deriler, değişecek bilesin ;
Hâlâ secde yok ise, DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

Gör ki, Dünya sırtında, nice insan taşıyor;
Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor.
Kimi Arş-ı Âlâ’ya, dolu dizgin koşuyor;
Diyor ki; işte cennet, gayret et ki giresin;
Ey! en şerefli varlık… DAHA KUR’ÂN NE DESİN!..

HOŞGELDİNİZ....

BİLMEZ Kİ SORSUN, SORMAZ Kİ BİLSİN...
SORSA BİLİRDİ, BİLSE SORARDI...