Yetişkinlik Dönemi ve Orta Yetişkin Dönemi Eğitim ve Din Eğitimi
3.1. Yetişkinlikte
Eğitim ve Din Eğitimi
Yetişkinlikte Eğitim
İnsanoğlu hayatı
boyunca bazı hususlarda aynı yöntemlerle öğrenmeyi devam ettirirken, yaşının
ilerlemesi sonucunda öğrenme metot ve biçiminde çocukluk dönemine göre
farklılıklar göstermektedir. Bu ihtiyaç sebebiyle çocukların eğitimi ve
öğrenmesiyle ilgili olan “pedagoji” kavramından sonra “yetişkinlerin öğrenmesine
yardım etme bilimi” olarak “andragoji” kavramı ortaya çıkmıştır. Yetişkinlerin
eğitimi konusunda, her şeyden önce yetişkinlerin bedensel, ruhsal, sosyal ve
zihinsel gelişim özellikleri hakkında bilgi sahibi olma durumuna gereksinim
vardır.[1]
Yetişkinlik döneminin hayatın ayrı bir bölümü olarak ayrılması
çocukluk ve ergenliğin keşfedilmesiyle ilgilidir. Çocukluk XVII.-XVIII. yüzyıla
kadar hayatın ayrı bir bölümü olarak tasvir edilmemişti. Çocukluk ve ergenliğin
keşfedildiği XIX. yüzyılın son yarısına kadar çocuklar; yetişkinlerin bir
minyatürü, yetişkin de çocuğun büyümüş ve yetişmişi olarak görülüyordu.
Yetişkinlik ve yaşlanma süreci ile ilgili bilimsel dönem öncesinde pek çok
düşünür, filozof ve din bilgini bu dönemin özellikleri ile ilgili görüşlerini
belirtmişlerdir. Yetişkinlik ve yaşlılık süreci ile ilgili ilk sistematik
araştırmalar, 1920’li yıllarda başlamış, 1940’lı yıllardan sonra gelişme
dönemine girmiştir. ABD’de bugün İncil’den sonra en çok satan kitapların
yetişkinlik dönemi gelişimi ve sorunları ile ilgili kaynaklar olduğu
söylenmektedir. Ancak çocukluk ve ergenlik dönemi ile ilgili araştırmalarla
kıyaslandığında yetişkinlik dönemine ait çalışmaların sınırlı oluğunu
görmekteyiz.[2]
Eğitimin yaşam boyu sürmesi, insanların okul eğimi
sonrasında eğitim olanaklarına sahip olması ile; yani yetişin eğitimi, ya da
ülkemizde yıllardan beri geleneksel olarak kullandığımız kavramla söylersek,
halk eğitimi ile olanaklıdır. Bilgilerin, becerilerin hızla eskidiği ve
yetersizleştiği 'küresel' dünyada, hangi düzeyde eğitim alırsa alsın, herkesin
yetişkin eğitimi hizmetlerinden sürekli yararlanarak kendini yenilemesine,
geliştirmesine gereklilik vardır. Bu yüzden yetişkin eğitimi, giderek artan
ölçüde insanların ve ulusların geleceğini belirleyen en can alıcı hizmetlerden
biri olmaktadır.
Yetişkin eğitimi sisteminin yeterliği ve niteliği;
bilgi üretebilmenin, yeni bilimsel buluşlardan ve bunların sonucu olan
yeniliklerden yararlanıp yararlanamamanın ve dolayısıyla her dem "çağdaş"
kalabilmenin anahtar etmeni durumundadır. Giderek yaşamsal olmaya başlayan
yetişkin eğitimi hizmetinin 'küresel' dünyada etkin ve verimli olarak
sağlanabilmesi, 'küreselleşme’nin yetişkin eğitiminde ne tür zorunluluklara ve
sakıncalara yol açtığını anlamakla olanaklıdır. Zorunlulukları yerine getirmeye,
sakıncaları gidermeye yönelik çözümler aramaya ancak böylece
girişilebilir.[3]
Yetişkinler eğitim almakta farklı amaçlara sahiptirler.
Genç yetişkinler iyi bir iş, bir genel eğitim sahibi olmak, daha fazla para
kazanmak istediklerini belirtirken, daha yaşlı yetişkinler topluma katkıda
bulunma, daha kültürlü bir kişi olma, daha fazla para kazanma isteklerini dile
getirmektedirler; ilginç şeyler öğrenme, ilginç kişilerle tanışma niyetleri de
belirtilmektedir.[4]
Geçmişte insanlar, günümüzdeki insanlara oranla
hayatlarında daha az oranda değişime maruz kalıyorlardı. Bu onların tarım
toplumunda yaşamalarından kaynaklanıyordu. Tarım toplumunda çevre ve şartlarda
pek fazla değişiklik görülmüyordu. Hayat boyu ihtiyaç duyulan bilgi ve
kabiliyetler, hayatın ilk yıllarında öğreniliyordu. Teknolojideki hızlı değişim,
eğitimin hayatın ilk yılları ile sınırlandırılan bir süreç olmaktan ziyade hayat
boyu devam eden bir süreç olmasını gerektirmektedir. Günümüzde hızlı değişen
teknoloji toplumunda eğitim, artık kesintisiz bir hüviyete kavuşmuştur. Tarım
toplumunda eğitim genellikle informal yolla gerçekleştiriliyordu. Sanayi
toplumuna geçişte ise formal eğitim, okulda diploma vermek suretiyle son
buluyordu. Bilgi toplumunda ise hızlı ve köklü değişimle karşı karşıya kalan
insanlar, bu dünyada anlamlı bir şekilde yaşamak için sürekli öğrenme ve
yeteneklerini geliştirme gereği duymaktadırlar.
Günümüzde dünyada sürekli
ve hızla değişen bir yaşam tarzının ortaya çıkması, özellikle gelişmiş ülkelerde
yetişkin eğitimine artan bir şekilde ilgi duyulmasında etkili olmuştur.
Yetişkinlere böyle bir dünyada uyumlu ve verimli bir şekilde yaşayabilmelerinin
yollarının öğretilmesi gerekmektedir. [5] Bunun içindir ki, yetişkin eğitimi,
genel eğitimin çok önemli bir parçası olarak, kuşaklararası eğitim farkını
azaltmayı, örgün eğitimin ulaşamadığı kitlelere iletişim araçlarının desteği ile
eğitim vermeyi sağlayacak, hızlı sosyoekonomik gelişmenin çıkardığı bir ihtiyaç
olarak görülmektedir. Bu yolla, gelişen dünyada genç-yetişkin-yaşlı arasındaki
farkın kaldırılmasına, kitlelerin bütün olarak sürekli eğitilmesine
çalışılmaktadır.[6] Ayrıca, aile kurumunun sarsılmaya başlaması, iş ve endüstri
alanında değişen ekonomik şartlar, artan karmaşık teknolojiler ve politik
çalkantılar yetişkinlerin, bu problemlere cevap bulmasını ve uyum sağlamasını
önemli kılmaktadır. Bu sebepten, öğrenmek için öğrenme, ihtiyaç duyulan bilgiyi
elde etme ve kabiliyetleri geliştirme, günümüzde daha da önem kazanmaktadır.
Yetişkine nasıl bir eğitim verilmesi konusunda farklı görüşler ileri
sürülebilir; ancak yetişkin eğitiminin gerekliliği artık günümüzde tüm
eğitimcilerin inkar edemeyeceği bir gerçek olmuştur.
Eğer yetişkinlere
yönelik eğitim ve öğretim faaliyetlerinde başarılı olunmak isteniyorsa her
şeyden önce onların çocuklardan farklı olduklarının, farklı yöntem ve tekniklere
ihtiyaç duyduklarının bilinmesi gerekir. Zira yetişkinler bir taraftan
fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan geniş farklılıklar arz etmekte, diğer
taraftan da yetişkinlik dönemini ilk, orta ve son yetişkinlik olmak üzere uzun
bir hayat sürecini kapsamaktadır.[7] Bunun için yetişkinliğin birkaç safhaya
ayrılması eğitim öğretimi ne yönde etkiler?, Sosyo-kültürel farklar bu eğitim
alanının metodunu belirlemesine engel olabilir mi? gibi sorular detaylı olarak
cevaplanmayı beklemektedir. Bu alanda yapılan araştırmalar genel olarak,
yetişkinler için eğitim-öğretimin özelliklerini şu maddeler altında ele
almıştır:
Ø Yetişkinlerin öğrenmeye karşı motivasyonları diğer yaş
gruplarından farklıdır.
Ø Yetişkinler için fiziki ve psikolojik çevre
onlar üzerinde çok etkilidir.
Ø Daha derin deneyimlere
sahiptirler.
Ø Öğrenmeye hazırlık ve eğilimleri farklıdır.
Ø
Bireysel farklılıklarının daha çok farkındadırlar.
Ø Yetişkinlerin
öğrenme tarzları farklıdır.
Ø Öğrenmek için daha çok zamana ihtiyaçları
vardır.[8]
Yukarıdaki sayılan özellikler erişkin birey için, öğrenmeyi
zorlaştıran engeller gibi gözükse de, aslında bunların öğrenme lehine
dönüşebileceği durumlar da mevcuttur. Çünkü, erişkin birey, kendiliği konusunda
daha fazla düşünme cesaretine sahip gözükmektedir. Özellikle orta yaş zihinsel
olgunluğun lehine veriler sunabilecek olan bir dönemdir. Yaşanan krizler, teker
teker kriz olmaktan çıkıp sıradan hadiselere dönüştükçe, temel güven yeni
üretimlere yol gösterir hale gelebilir.[9] Yetişkinleri eğiten kişiler,
öğrencilerinin bireysel kavramlarına (düşüncelerine karsı) duyarlı olmalıdırlar,
öğrenme konumunda olan kişilerin tecrübelerine yer vererek onları paylaşmaya
istekli olmalı ve onların tavsiyelerine açık olmalıdırlar. Özellikle yaşlıların
öğretmenleri, onlara daha fazla zaman ayırmalıdırlar. Öğretmen farklı öğrenme
şekilleri ve çok çeşitli öğretme şekillerinin olduğunun farkında olmalıdır.
Dengeli, bağımsız ve grup ilişkileri sürdürülmelidir. Öğretmen daima açık olup,
gerçekleri sunmalı ve başarıyı övmelidir. Böylece yetişkinin öğrenme konusundaki
kaygısını gidermelidir. Ayrıca yetişkin eğitimi, yetişkin din eğitimine öncülük
edebilecek önemli bir referans noktasıdır.[10] Yetişkinler, kendilerini
geliştirmek için hem hürriyete hem de bağlılığa ihtiyaç duyarlar. Bu bakımdan
eğitimde otonomi, rehberlik ve ferdin bizzat kendini tanıması yoluyla terbiyeye
yardımcı olmak önem kazanır.[11]
Yetişkinlerin kendilerini ve
birbirlerini doğru anlamaları başarılı bir eğitime ve iletişime bağlıdır.
Saldırgan, savunucu ve doğru olmayan bir iletişim içine giren fertler
kendilerini doğru olarak tanıyamadıkları gibi birbirleriyle ilişkileri de
bozulabilir.[12]Ayrıca yetişkin eğitiminde kazandırılacak bilgi ve davranışları
idealler değil, hedef kitlenin ihtiyaç ve beklentileri belirlemelidir. İhtiyaç,
var olan ve istenen durumla bağlantılı olarak sürekli değişeceği için yetişkin
eğitiminde standart hedeflerden bahsedilemez.[13]
Günümüzde yetişkin
sorunlarına giderek artan bir ilgi duyulmaya başlamıştır. Son yıllarda Tıp,
Edebiyat, Tarih, Sosyal Antropoloji ve Psikoloji gibi pek çok akademik alan ve
disiplin, yetişkinlik problemleri üzerinde araştırma yapmaktadır. Yetişkinlik
konusuna ilginin arttığı son bir akademik alan da Eğitim ve Din Eğitimidir.
1920’lerden beri de dünyanın pek çok yerinde Yetişkin Eğitimi ve “Okul Sonrası
Devam Eden Eğitim” (Continuing Education) alanı giderek artan bir şekilde ilgi
görmeye başlamıştır. “Hayat boyu öğrenme” kavramı, yetişkinlik öncesi eğitim ve
yetişkin eğitimi arasındaki sürekliliğin devam etmesine imkan sağlamıştır.
Yetişkin Eğitimi alanı içinde bir alt alan olan Yetişkin Din Eğitimi de son
yirmi beş yıl içinde gelişmeye başlamıştır. Ancak ülkemizde yetişkinlik dönemi
ile ilgili yeterli oranda sistematik çalışmalar gerçekleştirilememiştir. Ayrıca
bu çalışmaların ihtiyaçlara cevap verebilecek seviyede olduğunu söylemek de
mümkün görünmemektedir.[14] Aslında yetişkinlik dönemiyle ilgili yapılacak
araştırmalar sadece yetişkin ve yaşlılarımızın daha uyumlu bir hayat sürmelerine
yardımcı olmakla kalmayacak aynı zamanda gençlerin eğitimine de yardımcı
olacaktır.
Yetişkinlikte Din Eğitimi
Tarihî süreç
açısından baktığımızda XII. yüzyıldan itibaren laik okulların açılmasından önce
eğitimin niteliğinin yetişkin merkezli olduğunu görüyoruz.[15] Peygamberler ve
din tebliğcilerinin eğitim açısından öncelikli hedef kitlesi yetişkinlerdi.
İslâm’ın ilk yıllarında Suffa’da verilen eğitimin özelliklerini baktığımızda Hz.
Peygamberin öncelikle yetişkinlerin eğitimine ve eğiticilerin yetiştirilmesine
önem verdiği görürüz.
Hz. Peygamberden sonra da yetişkin din eğitimine
önem verilmiştir. Camiler, medreseler, Enderun Mektebi, tekke ve zaviyeler,
ahilik teşkilatı, kahvehaneler, yetişkinlere din eğitimi hizmeti sunan kurumlar
olarak işlev görmüşlerdir. Hatta medreselerde ikindiden sonra halka açık olarak
verilen derslere yetişkinlerden düzenli olarak katılanlar olmuştur. Meslek
kuruluşları olarak bilinen ahi zaviyelerinde eğitim görerek kitap yazacak
seviyeye gelen yetişkinler de olmuştur. Ülkemizde son yıllara kadar yetişkin
eğitimi ve yetişkin din eğitimi devlet politikası olmamakla birlikte sivil
cemiyetlerin gayretleriyle bir ölçüde kurumsallaşmıştır.[16]
Günümüzde
din ile ilgilerini okul yılları dışında da devam ettirmek isteyen, bu konuda
yetkin kişilerden doğru bilgi edinmek isteyen ve fakat yaygın din eğitiminin de
kendisini tatmin edemediği erişkin bireyler için ne yapılacaktır? sorusu gündeme
gelmiştir. Batı’da son yıllarda yetişkinlik üzerine yapılan eğitimsel
çalışmalarda, çoğu zaman din eğitimine yetişkinlik sürecinin öneminin
belirleyicilerinden biri olarak bakılır. Yetişkin bireyin zaman ve mekan
algıları, onun dini gelişimsel süreçlerinden biri olarak bakılır. Yetişkin
bireyin zaman ve mekan algıları, onun dini gelişimsel süreçleriyle
ilişkilendirebilir, hayattaki iletişim çeşitleri iman geleneği ile
irtibatlandırılabilir. Ayrıca birey, hayatında bütünleme arayışının sonuna
yetişkinlik döneminde gelir. Yetişkin din eğitiminin felsefi temellerinin en
önemlilerinden biri budur. Daha önemlisi birey bu bütünleşmeye ihtiyaç
duyar.[17]
Yetişkin din eğitimi; yetişkinlere ve okul dışındakilere, din
eğitimi ve öğretimi imkân ve fırsatlarından yararlanamayanlara, resmî ya da özel
kurum ve kuruluşlarca, yetişkinlerin dinî bilgilerini artırmak, dinî
anlayışlarını geliştirerek hayatın dinî boyutunu yorumlamalarına yardımcı olmak
amacıyla verilen planlı, amaçlı din eğitimidir. Yetişkin Din Eğitimi, hayatın
din ile ilişkili olan ve yetişkinleri ilgilendiren her konuyu ilgi, araştırma ve
uygulama alanı olarak görür.[18]
Ülkemizde yetişkin din eğitiminin daha
nitelikli, verimli ve modern normlara uygun hâle getirilmesi hususu resmî ve
gayr-i resmî çeşitli toplantılarda dile getirilmektedir. Bu açıdan yetişkin din
eğitimi çerçevesinde beşerî ilişkileri gelişmiş, manevî ve psikolojik konularda
duyarlı ve iletişim becerisine sahip yetişkin din eğitimcilerine ihtiyaç
duyulmaktadır.
Yetişkinlerin öğrenme ve iletişim konusundaki
özelliklerini göz önünde bulundurduğumuzda, yetişkinlerin din eğitimiyle
ilgilenen eğitimcilerin çocuk ve gençlerin din eğitimiyle ilgilenen
öğretmenlerden farklı bazı özelliklere sahip olmaları ve farklı bir tavır ve
tutum içerisinde olmaları gereği ortaya çıkmaktadır.[19]
Din eğitiminin
yetişkin merkezli olmasını istemenin en önemli gerekçesi dinin, yetişkine hitap
etmesidir. Çocuklar ergenlik çağına gelinceye kadar dinî mükellefiyetleri yerine
getirebilecek olgunlaşma ve hazırbulunuşluk seviyesine ulaşmamışlardır. Dinî
emir ve yasaklamalara muhatap olan bireyler yetişkinlerdir.[20] Bundan dolayıdır
ki yetişkinlere yönelik din eğitiminin gayesi, iyi vatandaş yetiştirmekten
ziyade, iyi insan yetiştirmektir. Yani evrensel insan
yetiştirmektir.[21]
Çeşitli nedenlerden dolayı artık günümüzde yetişkin
eğitimi ve yetişkin din eğitimi zorunlu hale gelmiştir. Eğitim belli bir yaş ya
da zamanla sona ermemekte hayat boyu devam etmektedir. Bu durum aslında dinî bir
görevdir. Çünkü dinî bilgiler, dinî konular ve onların uygulamaları çocuklardan
ziyade yetişkinleri ilgilendirmektedir. Kişi hayatta olduğu sürece de öğrenme
sorumluluğu devam etmektedir. Yetişkinlik dönemi hayatımızın önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır. Yetişkinlik dönemini (ilk, orta ve son yetişkinlik ) kendine
has biyolojik, psikolojik, sosyal ve dinî gelişim özellikleriyle iyi tanımak
başarılı bir dinî eğitimi açısından çok önemlidir.[22]
Yetişkin eğitimi
ve din eğitiminin bir arada düşünülmesini gerekli kılan yetişkin din eğitiminin
alanının içerdiği özellikler olarak su maddeleri görmek mümkündür:
Ø
Yetişkin din eğitimi, dinî ve mesleki gelişime imkân tanır.
Ø Kişinin
üstlendiği hayat rollerinde edindiği kimliklerden dolayı karşılaştığı
problemlere çözümler üretir.
Ø Bireye yeni roller üstlenmesi konusunda
yardım eder.
Ø Bu eğitim, dinin sosyal alana uzanan kısımlarında bireye
dinî meselelerle bas edebilme gücü kazandırır.
Bu içerikle yapılacak
Yetişkin Din Eğitimi, Din Eğitiminin ve yetişkin eğitiminin bilimsel temellerine
dayanarak, yetişkinlere başkaları ile iletişimlerinde var olabilecek
problemlerle baş edebilecek içgörü oluşturmayı ve bunu hayata aksettirme
becerileri geliştirmeyi hedeflemelidir.[23]
Yetişkinlik döneminde din
eğitiminin önemli boyutlarından biri de program çalışmalarıdır. Yetişkinlerin,
din eğitimi programlarına devam etmelerini sağlayabilmek için öğrenme
ihtiyaçlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Çünkü yetişkinler, öğrenecekleri
bilgilerin, ihtiyaçlarına cevap vermesini isterler. Bu açıdan yetişkin eğitim
programının planlanmasında akademik konulara ağırlık verilmesinden çok,
öğrencinin ilgi, istek ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması esastır. Bun
bakımdan yetişkinlerin ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda din
eğitimcilerinin ilk işi kendilerinin belirlediği müfredatı ya da içeriği
öğretmekten ziyade öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını tespite çalışmak
olmalıdır.[24]
Yetişkin eğitimi, yetişkinlere istekleri ve ihtiyaçları
doğrultusunda bilgi, beceri ve davranış kazandırma amacındadır. Bu nedenle
yetişkin eğitimcileri hizmet götürülecek kitlenin bireysel, kurumsal ve
toplumsal ihtiyaçlarını öncelik sırasına göre belirlemesi gerekir.
Din
eğitimcileri kendilerinin ihtiyaçlarını tatmin etmek için değil yetişkinlerin
ihtiyaçlarını gidermek için eğitim uygulamalıdır. Hayatın ve dinin anlamı,
ihtiyaç içindekilere hizmet sunmak ve toplumu şekillendirmek suretiyle
gerçekleştirilir.[25] Bunun içindir ki, yetişkin din eğitimcisi; sıcak kanlı,
öğrencilerini seven, kabul eden ve benimseyen bir kişiliğe sahiptir;
öğrencilerinin kendi planlama tarzlarına büyük saygısı vardır ve bu konulara
müdahale etmek istemez; kendisini öğrenen kişiler olarak eşit görür; değişmeye
ve yeni tecrübelere açıktır; lider olma nitelikleri taşır; yetişkinler
tarafından kabul edilecek şekilde olgun bir kişiliğe sahiptir; grupla çalışma
kabiliyetine sahiptir; iletişim araçlarını kullanmada yeterlidir; yetişkinlerle
birlikte çalışma tecrübesine sahiptir; toplum organizasyonunu, toplumun güç
yapılarını ve toplum gelişimini bilir ve anlar; eğitim idaresinde tecrübe
sahibidir; öğrencilere yetişkin gibi davranır; bireyselliklerine saygı gösterir;
akademik alanda yeterlidir ve yetişkin eğitimine ilişkin gerekli dersleri
almıştır.[26]
Sonuç olarak yetişkinler için hayat tecrübeleri çok
önemlidir. Eğitim ortamlarında mümkün olduğu kadar onlarında tecrübeleri dikkate
alınmalıdır. Bunun sonucu olarak yetişkinler boş, gereksiz ya da daha sonra
kullanabilecekleri bilgilerden ziyade, hemen hayatlarındaki bilgileri öğrenmek
isterler. Ayrıca yetişkinlerin din eğitimindeki başlangıç noktası öncelikle,
onların merak ettikleri ve ilgi duydukları şeylerle alakalı olacaktır.
Dolayısıyla yetişkinlerin din eğitim-öğretim programı geliştirilirken Eğitim
Biliminin Program Geliştirme alanındaki yeni yaklaşım ve ilkeleri göz önünde
bulundurulmalıdır.
3.2. Orta
Yetişkinlikte Din ve Dinî Gelişim
Bu dönem insan yaşamındaki önemli bir
geçiş evresidir.Orta yaş, endişe, huzursuzluk ve duygusal çatışmalar meydana
getiren bir dönemdir. Kişi bir iç hesaplaşma yaşadığından dolayı umutsuzluk
içerisine düşmesi muhtemeldir. Ölümün yaşamın kaçınılmaz sonu duygusu yaşayan
orta yaş insanı kendi varoluşunun manasını düşünmeye başlar. Orta yaşın
getirdiği bu olumsuz duygular içerisindeki birey dine daha fazla ihtiyaç
duyabilmektedir. Daha önce dini bir takım inanç ve tecrübesi olmuş insanlar, bu
yaşantı ve değerlerini yeniden yaşamlarına katarak psikolojik bir uyum
yakalamaktadırlar.
Orta yaşa yaklaştıkça, bir önceki yaşam evresinde
önemli olan ilgi alanları önemini yitirerek yerini dine bırakabilmektedir.
İnançlarında daha az dogmatiktir. Ölümden sonraki hayat, cennet, cehennem gibi
konularda da daha net yargıları vardır. Orta yaş insanı din konusunda pek
huzursuzluk yaşamaz.[27]
Orta yaş döneminde dine ilgi daha belirgindir.
Sonraki yaşlarda ise dine ilgi doruk noktasına ulaşır. Ülkemizde yapılan
araştırmaların sonuçları bu tespitlere uygunluk göstermektedir. 31- 40 yaşları
arasında dindarlıkta bir düşme gözlenirken 41 yaş ve sonrasında istikrarlı bir
yükselme gözlenmiştir. Bu iniş çıkışlar; bireyin yetişkinliğe ilk girişinde
kendisinin ve toplumun kendinden beklentilerini yerine getirmek için yaşamın
diğer alanlarına yönelmesiyle dini uygulamalara katılımda bir azalmanın oluşması
ve 30 yaşından sonra evlenme, aile kurma ve çocuk yetiştirme yaşantılarıyla
çocuklarına iyi örnek olmak için yeniden dine bir yönelmenin olması şeklinde
açıklanmaktadır. [28]
Yaş ilerledikçe kişinin yaşadığı tecrübeler onu
kendisiyle daha sık yüzleşmeye itmekte ve bu da o kişide daha derin bir ruhsal
yaşantıya yol açabilmektedir. Bu dönemde kişi yaşamının geçmiş olan kısımlarını
yeniden değerlendirip kendisiyle ve çevresiyle hesaplaşmalar içerisinde olduğu
için kişide oluşan bilinç açılmaları dini bir takım gerçeklikleri fark etmesi ve
içselleştirmesi söz konusu olabilmektedir. Yapılan bir araştırmada 34-44 yaşları
arasında erkeklerde politik inançlar ve din konusundaki bağlanmalarda yeni
yapılanmaların ortaya çıktığı bulunmuştur.
Yaparel (1987) tarafından
yapılan araştırmada 20- 40 yaşlar arasındaki bireylerde yaygın inançlar,
partikülarizm (kendi inançlarının en doğru inançlar olduğuna inanılması),
ahlakilik, dini bilgi ve ibadetlere katılım boyutlarında anlamlı bir farklılığa
rastlanmamıştır. Dua ve dini duygu boyutlarında ise anlamlı bir farklılık
bulunmuştur. Bu farklılığa göre dua boyutunda 17- 22 yaş, 23-28 yaş, 29-33 yaş
ve 34- 40 yaşlar arasında anlamlı farklılıklar görülmüş, bu boyutta en yüksek
ortalama 29-33 yaş aralığında gözlenmiştir. Bu boyuttaki ortalamalardaki
düşüşler 23- 28 ve 34- 40 yaş aralığında ortaya çıkmıştır. Dini duygu boyutunda
ise genel olarak yaşla birlikte bir artış gözlenmiştir. Ayrıca 18- 39 yaş
arasındaki bireylerde dinin gereksiz olduğu yönünde tutumlara sahip olduklarını
ve 40 yaşından sonra bu tutumun azaldığını gözlemlenmiştir.[29]
Bu
dönemde birey, dini sembolleri, ibadetler ve onların biçimlerini eleştirir.
Onları kavramlar halinde formüle eder. Böylelikle, bu dönemdeki iman daha net,
daha açık bir hale gelebilir.[30] Otuz beş yaşından yaşlılığa kadar, özellikle
Tanrı’ya ve ölümden sonraki hayata inanç konularında gittikçe artan bir dini
inanç söz konusudur.[31] Orta yetişkinlik dönemindeki kişiler en azından kendi
çocuklarına örnek olma ve onların da ibadetlerini yerine getirmelerini sağlamak
için, ibadet etkinliklerine devam konusunda kayıtsız kalmamaktadırlar.[32] Yine
bu dönemde mistik yaşantıların güçlenmesine ve mistik olgunluğa erişmelerin daha
çok varolduğu bilinmektedir. Bireyler sıradan ve şekilsel bir dindarlıktan daha
içsel daha derin bir dindarlığa geçiş yapabilmektedirler. Sonuç olarak bu
dönemde inançlar daha belirgin bir anlam ve açıklık
kazanmaktadır.[33]
3.3. Orta Yetişkinlik
Döneminde Sorgulama ve Dini Yaşayış:
İnsan orta yetişkinlik dönemine
geldiğinde, kendi durumunu değerlendirmeye alır. Karşılaşılan beklenmedik durum,
onun yeni bir yaşam felsefesi oluşturmasına neden olabilir. Orta yaş insanının
önde gelen sorunu, uygun kararlar alarak uyumlu bir yaşam biçimini ifade eden
olgunluk düzeyini yakalamaktır. Bundan sonra ilgi ve faaliyetlerdeki çeşitlilik
azalmaya başlar. Yani bu ilgi ve etkinlikler bir elemeye alınır. Önemsiz veya az
önemli olanlar atılır, daha önemli olanlar üzerinde durulur. Artık yaşam daha
sade bir hal almaya başlar ve önemli olan şeyler etrafında
odaklanılır.
Yurdumuzda Taplamacıoğlu (1962) tarafından yapılan bir
araştırma, 16-30 yaşları arasında dini uygulamanın en düşük seviyeye indiğini
daha sonra yaşla birlikte devamlı yükseldiğini göstermiştir. Dine karşı görülen
bu ilgisizlik, evlenip ana-baba olunca 30 yaşlardan itibaren kaybolmakta ve
yeniden dine dönüş görülmektedir. Bunun sebebi çocukları iyi yetiştirmek ve
onlara iyi örnek olmak arzusudur.
Kişi bu yaşlarda, artık hayatının
sonuna kadar ufak tefek değişikliklerle sürecek bir inanç ve hayat felsefesine
sahip olur. Çocukluktan itibaren din konusunda öğrendikleri ve ilişkide
bulunduğu kişilerin etkileri, onu din konusunda lehte veya aleyhte bir tutum
içerisine sokar.[34]
Orta yaş dönemindeki yetişkinlerin daha yoğun dinî
tutum ve davranışlara sahip olma eğilimde olduklarını söylemek mümkündür.[35]
Levinson ve Gould’a göre, orta yaşa geçiş çoğu zaman orta yaş bunalımıyla
beraber gelir. Orta yaş bunalımı, bireyin toplumsal desteklerini ve içsel
kaynaklarını gelişimsel durumlar tehdit etmeye başladığında ortaya çıkan
fiziksel ve psikolojik sıkıntılar bütünü olarak tanımlanabilir. Levinson,
erkeklerin %80’inde kırklı yılların başlarında, böyle bir sıkıntı yaşandığını
ileri sürmüştür. Bununla beraber boylamsal araştırmalar, orta yaşta görülen
genel bir bunalımı tam olarak desteklememektedir. Elbette bazı insanlar, kırklı
yaşlarda, bunalım yaşamaktadır. Ancak bu bunalımlar, bireylerin 20, 30, 50,
60’lı yaşlarda yaşadığı bunalımlardan daha büyük değildir. Hatta bazılarına
göre, orta yaş, hayatın en doyumlu ve zevkli dönemidir. Hoffman ve arkadaşlarına
göre de orta yaş bunalımı bireyin kendisini ve çevresini doğru algılayıp
algılayamamasıyla ilgilidir.Yaygın olan düşünceye göre, bireyin ruh sağlığı,
sahip olduklarıyla ümit ettikleri arasındaki uyuşuma bağlıdır. Yüksek başarı
beklentileri ve aşırı derecede hırslı olanlar veya çocuklarının çok başarılı
olması beklentisi içinde olanlar, orta yaş döneminde beklentilerinden farklı bir
durumla karşılaşınca depresyona girebilirler. Eğer birey, kendisini ve çevresini
doğru algılayamaz, kendi koşullarına göre amaçlar edinmez, yüksek beklentiler
taşırsa orta yaş dönemlerinde bunları karşılayamamanın sıkıntılarıyla
karşılaşabilir.
Daha önce, çeşitli nedenlerle az da olsa dinsel deneyim
sahibi olan orta yaş insanı, içinde bulunduğu bunalım, kararsızlık ve gerilimden
kurtulmak ve izleyeceği yeni yolu çizmek için dine ilgi
gösterebilir.[36]
Hayatın ortalarında veya biraz daha ötesinde, sık sık
birleştirici inanç olarak isimlendirilen inancın yükselişi görülür. Bu basamak
hayatımızdaki zıtlıkların ve kutupların birleşmesine tabidir. Yapılan
araştırmalarda 22-40 yaşları arasında dinin duygu ve dua boyutunda etkileşimler
meydana geldiği görülmüştür. Ayrıca 34-40 yaş grubunda dini duygu ile deprosyon
ve sürekli kaygı arasında anlamlı bir korelasyonun bulunduğu görülmüştür.
[37]
Yetişkin insan, eşiyle, çocuklarıyla, işiyle, kurumlarla ve hatta
eşya ve parayla olan ilişkisinde bu dengeyi korumak zorundadır. Bunu
başaramayanlar özellikle orta yaşa geldiğinde anlamsızlığa düşer ve yaşamlarını
boşa geçirmiş oldukları duygusuna kapılırlar. Çünkü, insan orta yaşa ulaştığında
zamanla ilişkisi de önemli bir değişikliğe uğrar. İnsan gençken zamanı, kaç yılı
geride bıraktığını düşünerek değerlendirir. Kaç yılı kaldığını düşünmeye
başladığı andan itibaren de orta yaşa girmiş olur. Ancak, orta yaşın toplum
içinde karar verme yetkisine en çok sahip olan grup olması bu güçlüklerin
başarılı bir biçimde ödünlenmesini sağlar.[38]
Sonuç olarak bu dönemde
kişinin benim rollerim ve benim ilişkilerim dediği faaliyetler değer kazanır.
Kişinin benim oynadığım rollerin kompozisyonu ve kendi kimliğimi elde ettiğim
ilişkilerin kompozisyonu şeklinde kendini tanımladığı bir dönemdir bu yıllar.
Çünkü kendinin bilincine varmak, belli bir anda aniden ortaya çıkan veya miras
alınan değişmez bir kavrayış değil, insanın gelişim süreci boyunca diğerleriyle
etkileşim içinde öğrenilen ve geliştirilen bir kavrayıştır.[39] Dolayısıyla din,
orta yetişkinlikte bireyin yaşamında yer edinebilmişse, onun hayatını tümüyle
kuşatmakta ona gâye ve hedefler sunarak hayatını
anlamlandırmaktadır.
TALHA SÖYLEMEZ'in Tezinden
Aktarım...
[1] Kılavuz, Yetişkin Din Eğitimcilerinde Bulunması
Gereken Özellikler, U. Ü. İ. F.D., Bursa 2003, c. 12, S. 1, s. 136
[2]
Kılavuz, “Yetişkinlik ve Yaşlılık Döneminde Eğitim ve Din Eğitiminin Önemi”,
U.Ü.İ.F.D., 2002, XI/2, s.60
[3] Rıfat Miser, “Küreselleşen Dünyada
Yetişkin Eğitimi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Dergisi,
2002,C:35, S.1–2, s.56
[4] Acar, Basamak Teorilerine Göre
…, s. 48
[5] Kılavuz, Yetişkinlik ve Yaşlılık Döneminde Eğitim ve Din
Eğitiminin Önemi, s.61
[6] Suat Cebeci, Din Eğitimi Bilimi ve Türkiye’de
Din Eğitimi, s. 185-186
[7] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve
Problemleri, İstanbul 2006 (Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve Problemleri, İSAV,
içinde s.96)
[8] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s.183-202;
Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik Bilinci, s 71; Köylü, Yetişkin Din
Eğitiminin Teorik Temelleri, s. 169-186
[9] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin
Kendilik Bilinci, s 72-76
[10] Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Temel
Prensipleri, (http://www.psikoweb.com/yetiskin_egitimi_temel_prensipler.html),
(29/12/2008);
[11] Mahmud Çamdibi, Din Eğitiminde İnsan ve Hayat,
İstanbul 2003, s.167
[12] Çamdibi, Din Eğitiminde Yetişkinler ve Şahsiyet
Terbiyesi, İstanbul 2006 (Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve Problemleri, İSAV,
içinde s. 303)
[13] Suat Cebeci, Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve
Öğretiminin Genel Özellikleri, İstanbul 2006 (Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve
Problemleri, İSAV, içinde s.117)
[14] Kılavuz, Yetişkinlik ve Yaşlılık
Döneminde Eğitim ve Din Eğitiminin Önemi, s.60-61; Ayrıca bkz. Onur, Gelişim
Psikolojisi, Yetişkinlik, Yaşlılık, Ölüm.
[15] Acar, Basamak Teorilerine
Göre …, s. 51
[16] Kılavuz, Yetişkinlik ve Yaşlılık Döneminde Eğitim ve
Din Eğitiminin Önemi, s. 66
[17] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik
Bilinci, s. 73-74
[18] Acar, Basamak Teorilerine Göre …, s.
52
[19] Kılavuz, Yetişkin Din Eğitimcilerinde Bulunması Gereken
Özellikler, s. 136
[20] Kılavuz, Yetişkinlik ve Yaşlılık Döneminde Eğitim
ve Din Eğitiminin Önemi, s. 67
[21] Bayraktar Bayraklı, İslam’da Eğitim,
İstanbul 1997, s. 271
[22] Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik
Temelleri, s. 243
[23] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik Bilinci, s.
75-76
[24] Kılavuz, Yetişkinlerin Din Eğitim Programlarının Planlanması,
İstanbul 2006 (Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve Problemleri, İSAV, içinde s. 227);
Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s. 134)
[25] Kılavuz, Yetişkinlik
ve Yaşlılık Döneminde Eğitim ve Din Eğitiminin Önemi, s. 69
[26] Kılavuz,
Yetişkin Din Eğitimcilerinde Bulunması Gereken Özellikler, s. 151
[27]
Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar, Benlik Algısı ve Günahkarlık Duygusu(Yetişkin
Örneklem), s.109-110
[28] Uysal, Yetişkinlikte Dindarlık ve Kültürel Arka
Plan, s. 152
[29] Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar, Benlik Algısı ve
Günahkarlık Duygusu, s. 108-109
[30] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik
Bilinci, s.68
[31] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi,
s.152-153
[32] Kılavuz, Yaşlanma Sürecinin Dinî Gelişime Etkileri,
s.102
[33] Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar, Benlik Algısı ve Günahkarlık
Duygusu, s.110
[34] Saffet Kartopu, Dini Yaşayışta Hayatı Sorgulama, s.
53
[35] Uysal, Yetişkinlikte Dindarlık ve Kültürel Arka Plan,
s.227
[36] Kartopu, Dini Yaşayışta Hayatı Sorgulama, s. 54-55
[37]
Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik Bilinci, s. 69-70
[38] Kartopu, Dini
Yaşayışta Hayatı Sorgulama, s. 55
[39] Nuri Bilgin, Kimlik İnşası, İzmir
2007, s. 78 ........
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder