1 Temmuz 2009 Çarşamba

Yetişkinliğin Tanımı ve Temel Özellikleri

1. Yetişkinliğin Tanımı ve Temel Özellikleri
Yetişkinliğin doğasını incelerken öncelikle yetişkin ve yetişkinliğin tanımı ve yetişkinliğin temel özelliklerini incelemekle işe başlamayı uygun bulduk. Daha sonra yetişkinliğin genel olarak özelliklerine göz attıktan sonra yetişkinlik dönemleri incelenmeye çalışılacaktır. Son olarak da yetişkinlikte özellikle orta yetişkinlikte dini gelişim irdelenecektir.

Yetişkinliğin Tanımı

Yetişkin (adult) sözcüğü Latince ‘büyümek’ yani “adolescere” fiilinin geçmiş zaman ortacından türemiştir. Yetişkin kavramı, gelişimin herhangi bir yönü ya da tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan oldukça yetişmiş, olgunluğa yaklaşmış kişi olarak tanımlanmıştır. Yetişkinliğin başlangıcı bebekliğin ya da ergenliğin başlangıcı gibi biyolojik temelli olmaktan çok, sosyal olaylar ve kültürel talepler çerçevesinde açıklanmakta ve olgunluk kavramıyla eş anlamlı olarak düşünülmektedir. [1]

Yetişkin bir kişinin hem fiziksel hem de psikolojik bakımdan olgunlaşmış olduğu varsayılır. Fakat, fiziksel ve psikolojik olgunlaşmayı ölçmek güç olduğu için çoğu gelişimci sadece yaş düzeyine göre bir tanımlamayı benimsemiştir. Buna rağmen yaş ve yaş sınırları konusunda da kesin bir anlaşma yoktur. Ancak günümüzde, gittikçe yaygınlaşan bir görüşe göre, yetişkin sayılmanın belli bir yaş sınırı aşmış olmaktan çok başka yönlerinin olduğu da ileri sürülmektedir.[2] Bunun için yetişkinin kim olduğu sorusu ve cevabı görünüşte kolay olmakla beraber oldukça zordur. Eğer meseleye kronolojik açıdan bakarsak belli bir yaştaki kişi yetişkin sayılabilir. Ancak böyle bir yaklaşım yetişkinin psikolojik ya da toplumsal boyutuyla her zaman örtüşmeyebilir. Örneğin bir kişi 25 yaşında olduğu halde hem ekonomik hem de psikolojik ya da sağlık açısından bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabilir.[3] Dolayısıyla kronolojik yaş, sırf kendi başına yetişkinliğin başlangıcı, orta yaş ya da yaşlılık dönemlerinin anlamlı bir göstergesi olmayabilir.

Yetişkinliğin başlangıcı olarak ergenliğin bitişi ve bir takım sosyal değişmeler dikkate alınır. Bunlar; öğrenim yaşamını bitirme, işe başlama, evlenme, çocuk sahibi olma gibi değişikliklerdir. Ancak görüleceği üzere, bu yaşam değişiklikleri için kesin bir yaş sınırı koymak zordur. Çünkü tüm davranışlar bireyden bireye, kültürden kültüre ve toplumdan topluma değişir.[4] Psikolojik ya da sosyal alanda bir kişinin yetişkinliğinin neye ya da hangi yaşa tekabül ettiği toplumdan topluma farklılık gösterse de genelde psikolojik özellik ve toplumsal bir ölçü olarak, kişinin çalışıp kendi geçimini temin edebilme yeteneği bir ölçü olarak kabul edilebilir.[5] Bu ikisi genellikle birlikte gider. Çünkü psikolojik açıdan yeterli olan bir kişinin aynı zamanda bir iş sahibi de olabileceği gibi, psikolojik açıdan yeteri kadar gelişmemiş olan bir kişinin bir iş sahibi olması da düşünülemez.

Yetişkinliğin en önemli boyutlarından birisi ekonomik bağımsızlıktır. Yetişkin olmak bu temel bağımsızlığın sona ermesi demektir. Psiko-sosyal açıdan çocukla yetişkini birbirinden ayıran temel fark “bağımlılık” olayıdır. Bir kişi normal hayatını devam ettirme konusunda diğerlerine bağımlı olduğu sürece tam anlamıyla bir yetişkin olduğu söylenemez.[6] Bu bilgiler doğrultusunda yetişkinliği, gençlik yıllarını takiben, kişinin hayatla ilgili birçok sorumluluğu yalnızca üstlendiği, yaşlılık dönemine kadar devam eden dönemin adıdır diye tanımlayabiliriz.[7] Ayrıca genel bir eğilim olarak bir toplumda, kendi yaşantılarını bağımsız olarak yönetme sorumluluğunu üstüne alan bireyler de yetişkin kabul edilmektedir.[8]

Köylü yaptığı araştırmalarında yetişkinliğin tanımını farklı açılardan ele alarak şu şekilde ortaya koymuştur:

a) Kök Özelliğine Göre Tanımı: “Andragogy” kelimesi de “pedagogy” kelimesi gibi, latince bir kelime olup, aner(yetişkin) ve agogus(rehber) kelimelerinin birleşmesinden oluşmakta ve “yetişkinlerin öğrenmesine yardım etme sanatı” anlamına gelmektedir. Bu terim özel bir rol ve statüye ulaşmayı hedeflemekten ziyade, bir süreci çağrıştırır. Bu süreçte yetişkinin, akıllılık, normallik, rasyonellik, devamlılık, itidallik, sorumluluk ve iyi bir aile veya grup özelliğine sahip olma gibi belli bir takım nitelikleri vardır. Dolayısıyla kök ve hususiyete göre tanım daha çok yetişkinlik döneminde bulunan kimselerde bulunması gereken bir takım özellikleri içermektedir.

b) Biyolojik Tanım: İnsanlar üretken duruma geldiklerinde biyolojik olarak yetişkin olurlar. Burada üzerinde durulan husus onların biyolojik olarak üreme olgunluğuna erişmeleridir.

c) Psikolojik tanım: Bireyler psikolojik olarak kendi hayatları için kendilerini sorumlu olarak kabul ettikleri zaman psikolojik olarak yetişkin olurlar. Bu tür yetişkinlik kavramı tedrici olarak gelişir. Kişinin psikolojik olarak kendini yetişkin kabul etmesi büyük ölçüde onun biyolojik ve sosyal gelişimlerini de içermektedir.

d) Sosyal tanım: Kişiler kendilerini kendi kültürlerinin, yetişkinlik yıllarına münhasır rolleri icra etmeyi uygun buldukları zaman, sosyal olarak yetişkin kabul ederler. Örneğin bizim kültürümüzde sürekli bir meslek sahibi olma, anne-baba olma, oy verme ve askerliğini yapma gibi faaliyetler, bir kişinin yetişkin olduğunu gösteren belirtilerdir.

e) Hukukî tanım: Hukuk, toplumda psikoloji ve dinî geleneklerin yaptığı gibi yetişkinler için idealler ortaya koymaz ve ideal olan şeylerle ilgilenmez. Bu anlamda hukukta yetişkinliğe karar verme konusunda kronolojik yaş önemlidir. Bu yaş genellikle 18 ile 21 yaş arası kabul edilirse de bu durum ülkeden ülkeye, kültürden kültüre farklılık gösterebilir.

f) Dinî ve kültürel geleneklere göre tanım: Bugünkü hukuk ya da psikoloji teorilerinin ele aldığı sekliyle olmasa da, tüm büyük din ve kültürler, dinî inanç ve uygulama konusunda olgun, mükemmel, iyi ve erdemli kişi ideallerinden söz edip onların vasıflarından bahsetmişlerdir.

Örneğin üç büyük ilahî dinlerden biri olan Yahudiliğe baktığımızda, Yahudi kutsal kitaplarının ideal bir olgunluk örneğini sunduklarını görüyoruz. Yahudi geleneklerindeki temel konu, Yahudi toplumunun bir üyesi olarak kişinin Tanrı ile ilişkiler konusunda bir ahite girmesidir. Tanrı ile olan bu bey’at ilişkisi manevi olgunluğun bir çok özelliklerini gerektirir.

Hristiyan yetişkinliği de Yahudi geleneğinde olduğu gibi, Tanrı ile diğer insanlar arasındaki ilişkiler üzerine kurulmuştur. Hristiyan kutsal kitapları da olgun kişiyi, inanan bir kişi, hukuka karşı inançlı, adaletli ve iyilik yapan, Tanrı ve tüm hayatla manevi açıdan erdemli ilişkiler kuran kişi olarak tanımlamıştır.

İslâm dini de Yahudi ve Hristiyanlık’ta olduğu gibi olgun kişiyi dinî ve ahlâki açıdan ele alınmış tüm güzel haslet ve davranışları Müslüman kişilerde bulunması gereken hasletler olarak belirtilmiştir. Yetişkinlik kavramını da daha çok hukuki anlamda ele alınmıştır. Dolayısıyla İslâm’a göre yetişkin “hukuki ve ahlâki olgunluğa erişmiş, akli dengesi yerinde olan, ticari ilişkilere girebilen, mal mülk tasarrufu hakkına sahip, hukuki müeyyidelerle Allah tarafından emredilen emir ve yasaklara karsı sorumlu olan kişi” olarak tanımlanmıştır.[9]

Ayrıca “Rogers” yetişkini belirlemede üç temel ölçü kullanır.

Ø Olgunluk Ölçüsü: Bireyin bütün yeteneklerini kullanabilmesi, kişiliğinin oluşması, büyümesi ve gelişmesi

Ø Uygun davranma ölçüsü: Diğer kişiler ve bizzat kendisi ile ilgili daha sağlıklı karar alabilmesi, uygun davranabilmesi

Ø Bağımsız olma ölçüsü: Gönüllü olarak is yapma, çalışma ve sorumluluk üstlenebilme durumudur. “Rogers”ın da ölçüleri koyarken bireyin bağımsızlığını esas aldığı fark edilmektedir.[10]

Bütün bu tanımlardan sonra meseleye Kowles’ın da belirttiği gibi eğitimsel olarak kimlerin yetişkin olduğuna karar verme konusunda iki temel sorunun cevaplanmasını tavsiye edebiliriz. 1) Kim yetişkin olarak veya yetişkin gibi davranıyor, kim yetişkin rollerini yerine getiriyor? (Sosyal Tanım) 2) Kimin kişisel düşüncesi bir yetişkinin düşüncesidir?(Psikolojik Tanım) Birinci tanıma göre, kişi toplumun yetişkinlerden beklediği rolleri yerine getirdiği zaman yetişkinlik kapsamına giriyor. İkinci tanıma göre ise, bir kişi ancak kendisin, kendi hayatı için sorumlu hissettiği zaman yetişkin kavramı içine giriyor.[11]

Görüldüğü üzere yetişkinlik çeşitli açılardan ele alınarak tarif edilmektedir. Ancak en genel olarak yetişkini şöyle tanımlamak olasıdır: “Yetişkin; zihinsel, bedensel gelişimini tamamlamış ve psikolojik olgunluğa erişmiş, ekonomik bağımsızlığını kazanmış ve toplumda bir sorumluluk üstlenmiş bireylere denir.”[12] Araştırmamızdaki amacımız hangi tarifin daha doğru olduğunu tartışmak ya da tercih etmekten ziyade, yetişkinin doğasını ve gelişimsel özelliklerini ele alarak incelemek ve onu çeşitli açılardan tanımaya çalışmaktır.



Yetişkinliğin Temel Özellikleri

Yetişkinlik dönemine geçmeden önce, konumuzun bütünlüğünü sağlamak açısından yetişkinlik öncesi döneme kısaca değinmek faydalı olacaktır. Yetişkinlik öncesi dönemi çocukluk, ergenlik ve ilk yetişkinlik dönemlerini kapsar. Bu dönemde kişi normal olarak aile içinde veya aile yaşantısına eşit olan sosyal bir ortamda yaşar. Yeterli bir gelişimle birey, kısmen toplumun kendi kendine yeterli bir üyesi haline gelir. Yetişkin öncesi dönem aynı zamanda yetişkin hayatına da bir giriştir. İnsan hayatının evrelerini inceleme konusunda en önemli ve ilk görüşler Sigmund Freud tarafından kurulan “derinlik psikolojisi” alanından gelmiştir. Freud, şuur ve şuur altı kısımlarından oluşan kişilik teorisini geliştirerek çocukluk dönemindeki kişilik gelişiminin yetişkinlikte onu ne şekilde etkilediğini göstermeye çalışmıştır.

Carl G. Jung ise yetişkin gelişiminin çağdaş anlamda gerçek babası olarak kabul edilmektedir. Jung, bireyi içsel psikolojik süreçlerin ve dış faktörlerin bir ürünü olarak gördü ve bunun sonucu olarak da sosyal psikolojiyi geliştirdi. Ayrıca Jung, insan hayatının tüm alanlarına ağırlık vererek “hayatın ikinci kısmı” olarak kabul ettiği yetişkinlik dönemine ayrı bir önem vermiştir. Ferud ise, klinik geçmişli bir bilim adamı olduğundan o daha çok psikopatoloji ve iç ruhi süreçlere önem vermiştir.[13]

İnsan hayatının tüm evreleri konusunda herkes tarafından kabul edişmiş bir görüş birliği yoktur. Hayatın bazı alanlarının başlangıç ya da bitiş konusunda bir problem yoktur. Örneğin çocukluk ve ergenlik dönemlerinin başlangıç ve bitiş noktaları aşağı yukarı herkes tarafından aynı kabul edilir. Yine yaşlılığın da 60-65 yaşlarında başladığı herkes tarafından kabul edilir. Ancak bu 20 ile 65 yaşları arasının nasıl bölüneceği konusunda bir görüş birliği yoktur. Zira her dilde bir çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve ihtiyarlık kavramları olmasına rağmen, bunların sınırlarını tayin etmek pek de kolay değildir.

Her ne kadar gelişim psikologları arasında yetişkinlik dönemi evreleri konusunda kabul edilmiş bir ayırım olmasa da, genellikle kabul edilen görüşe göre bu dönem ilk yetişkinlik(20–35), orta yetişkinlik(35–55) ve son yetişkinlik(55 ve yukarısı) olmak üzere üç temel safhaya ayrılmıştır. Ancak bu safhalar belli bir noktada başlayıp belli bir noktada sona ermez. Daniel Levinson, insanın gelişim basamaklarının birbirlerine bağlı olduğunu, birbirlerini kapsadığını, daha doğrusu birbirleriyle örtüştüğünü vurgulamaktadır. Bundan dolayı da 0–3 yaş arasını ilk çocukluk geçiş dönemi,17-22 yaş arasını ilk yetişkinlik geçiş dönemi, 40-45 yaş arasını orta yaş geçiş dönemi, 60-65 yaş arasını son yetişkinlik geçiş dönemi olarak değerlendirmektedir.[14] Başka bir ayırıma göre, yetişkinlik genç yetişkinlik ve orta yaş olmak üzere genel olarak iki dönemde incelenir. Bireyin ergenlik döneminin sonunda başlayarak orta yaşa kadar geçirdiği yaşam dönemi genç yetişkinlik olarak tanımlanır. Genç yetişkinlik dönemi yaklaşık 20 ile 40 yaşları arasındaki yıllardır. Orta yaş dönemi ise yaklaşık olarak 40-60, 65 yaşları arası ise orta yaş dönemidir.[15] Mehmedoğlu ise eserinde buradan farklı olarak şu şekilde sıralamıştır: “a) Gençliğin hemen sonrasındaki bölüm olarak tanımlanan İlk Yetişkinlik Dönemi(22-40 yaş), b)Yetişkinin kendini hem kendinden büyüklere ve hem de kendinden küçüklere olan sorumlulukları en fazla üstlendiği dönem olarak bilinen Orta Yaş Dönemi(40-60 yaş), c)Yetişkinliğin son aşaması olan Yaşlılık Dönemi(60 ve üstü yaş).”[16]

Yetişkinlikte kişilik gelişimi hem durağan olan hem de değişmeyi içeren bir süreçtir. Yetişkinlikteki kişilik gelişiminin ahlâk, cinsiyet rolleri ve benlik gelişimi gibi üç önemli yönü vardır. Bu dönemdeki kişiliğin gelişmesinde “olgunlaşma” önemlidir.

Yetişkinliğin gelişimsel süreci ile ilgili yetişkinliğin süreklilik arz eden bir yapı mı yoksa birbiri üzerine ilerleyen evreler dizisi mi olduğu bir anlaşmazlık vardır. Cüceloğlu bu soruna, bireyin yaşamında hem bir süreklilik hem de birbirinden farklı gelişim aşamaları olduğu şeklinde bir yanıt vermiştir.

Yetişkinliği incelerken yaş, cinsiyet, sosyoekonomik sınıf ve kültür farklılıklarını da dikkate almak gerekir. Bu konuda Neugarten (1975), zengin ve fakir ortamlardan gelen bireylerin belli yaşam olaylarını birbirinden farklı zamanlarda yerine getirdiklerini ileri sürer. Zengin bireylerle fakir bireylerin orta yaşa geldiklerinde yaşamlarına bakış açılarındaki farklılığı da şu örnekle açıklar; zengin orta yaşlılar bu yaş dönemine altın yıllar olarak bakarken fakir orta yaşlılar ise bu yaşları emeklilik dönemi olarak değerlendirirler.

Yetişkinlikte benlik kavramında büyük ve köklü değişiklikler meydana gelir. Birey kendini giderek yapıcı ve üretici olarak görmeye başlar. Yetişkinlik dönemi bireyin öz-yönetimliliğini algıladığı ve yaşadığı dönemdir. Bu bireyler başkalarının da kendi öz-yönetimliliğini görmelerini beklerler.[17]



TALHA SÖYLEMEZ
http://talhasoylemez.blogspot.com/


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar…,s. 95

[2] Firdevs Güneş, Yetişkin Eğitimi (Halk Eğitimi), Ankara 1996, s.39

[3] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s.46; Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, s. 38

[4]Bkz. Betül Aydın ve Ark., Gelişim Psikolojisi, İstanbul 2002

[5] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s.47; Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, s. 39

[6] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s.47-48; Acar, Basamak Teorilerine Göre …, s. 38

[7] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik Bilinci, s.59

[8] Sudi Bülbül, Halk Eğitimine Giriş, Yetişkin Eğitimi, Türkiye’de Halk Eğitimi, Toplumsal Kalkınma, Eskişehir 1991 Anadolu Üniversitesi Yayın, s.44

[9] Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, s. 40-43; Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s.48-51

[10] Güneş, Yetişkin Eğitimi, s.39

[11] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s. 51

[12] Cevat Celep, Yetişkin ve Özellikleri, (http://www.nilufer-hem.gov.tr/halk-egitim/icerigi/yetiskin-ve-ozellikleri_2.html), (14/05/2009)

[13] Ayrıntılı bilgi için bkz. Ayten, Psikoloji ve Din; Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s. 43

[14] Köylü, Yetişkinlik Dönemi Din Eğitimi, s. 44

[15] Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar…, s. 96

[16] Mehmedoğlu, Erişkin Bireyin Kendilik Bilinci, s.59

[17] Güler, Tanrıya Yönelik Atıflar…, s. 96-98; Yaşar Fersahoğlu, Din Eğitim ve Öğretiminde İnsanı Tanımanın Önemi, İLAM Araştırmalar Dergisi, Temmuz-Aralık 1997, c. II, S. 2, s. 179-184

Hiç yorum yok:

HOŞGELDİNİZ....

BİLMEZ Kİ SORSUN, SORMAZ Kİ BİLSİN...
SORSA BİLİRDİ, BİLSE SORARDI...