2 Kasım 2008 Pazar

PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNDE ÇOCUK EĞİTİMİ I.


DOĞUMUNDAN İKİ YAŞINA KADAR ÇOCUK

Hz. Aişe'nin rivayet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Lâ ilahe ilallah diyene kadar kim bir Çocuğu terbiye ederse, Allah onu hesaba çekmez."[1]

Girîş:

Güç Olan Doğumda Okunacak Dualar

Doğum sancısının, fizikî ve psikolojik birtakım acı ve sıkıntıları/ yorgunlukları vardır. Çocuğun dünyaya geliş anı, kadın ve erkek için zor dakikalardır. Şu ayet, böyle bir durumda olan Hz. Meryem'in halini açıklamaktadır:
"Meryem ona gebe kaldı. Bunun üzerine o, karnındaki çocukla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) götürdü. "Keşke, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi." [2]
Doğum sancısı esnasında, Hz. Peygamber'in, kızı Fatıma'nın sancısı anında okunmasını istediği ayetler vardır; bunları okumak müstehaptır. Fatıma'nın (r.â.) doğumu yaklaşınca, Peygamber (s.a.v.), Ümmü Seleme ile Zeyneb bint-i Cahş'ın Fatıma'ya gitmelerini ve yanında şu ayetleri okumalarını emretmiştir:
"Ayetel-Kürsî" [3]
"Şüphesiz ki gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra Arş üzerine kurulan, geceyi durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örten, güneşi, ayı ve yıldızları emrine hazır durumda yaratan Rabbiniz Allah'tır. Bilin ki, yaratmak da emretmek de O'na mah­sustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir." [4]
"Şüphesiz ki gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra işleri bir nizam ve programa bağlayarak Arş üzerine kurulan Rabbiniz Allah'tır. O'nun izni olmadan hiçbir kimse şefaatçi ola­maz, îşte O, Rabbiniz Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?" [5]
Bu ayetlerin yanısıra, Rasûlüllah (s.a.v.) Felak ve Nas surelerini okumalarını da öğütlemiştir. [6]
İbn Abbas'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s,a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kadının doğumu güç olduğu zaman, içerisinde şu ayetlerin yazılı bulunduğu zarif bir kap alınır, sonra kadına ondan içirilir, gusledilir, karın ve avret bölgesine serpilir:
"Onlar va'dedildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün yalnız bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Bu bir bil­diridir; yoldan çıkmış olanlardan başkası helak edilir mî hiç?"
[7]
"Onlar kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada bir akşam ya da bir kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanırlar." [8]
"'Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır." [9]
O çetin, zor ve sıkıntılı anlarda kadının, gönülden yalvararak Al­lah'a yönelmeye ve samimi olarak tevbesini yenilemeye ihtiyacı vardır. Böylece çok geçmeden Allah, onun doğumunu kolaylaştırır ve doğum sancısının acı meşakkatlerine dayanma gücünü artırır.
İbn Zafer el-Mekkî (565/1169) anlatıyor: Bana ulaşan habere göre, Ebu's-Seriyy Mansur b. Ammâr'ın (r.a.) anasını doğum sancısı tut­muştu. Ebe de yanındaydı. Mansur da hemen önünde küçük bir çocuktu. Anası Mansur'a: "Çabuk git babanı çağır!" dedi. Mansur da anasına: "Bu zor durumda hiçbir fayda ve zarar veremeyen bir ya­ratıktan medet umuyorsun ve ben de bu arada elçi olacağım öyle mi?" cevabını verir. Anasının, "Artık ölüyorum!" demesi üzerine de şöyle der: "De ki, ey Allah'ım bana yardım et!" Kadıncağız bunu söyler söylemez çocuğu hemen dünyaya geldi. [10]
Allah insanı devamlı gözetmekte ve rahmeti ondan hiçbir zaman ayrılmamaktadır, ilk andan itibaren de kullarının işini kolay­laştırmaktadır. "Sonra ona yolu kolaylaştırdı" [11]ayeti bu noktaya işaret etmektedir.
Çocuk anasının karnından çıkınca artık ceninlik dönemi sona ermiş ve çocukluk dönemi başlamış olur. Bu dönemde, çocuğun velisi üzerindeki şu haklan gündeme gelir:[12]

I- Doğumun Birinci Günü Yapılacak İşler:

A. Fıtır Sadakası Vermek

İnşaallah üçüncü bölümde bundan bahsedeceğiz.[13]

B. Miras Hakkına Sahip Olmak

Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Doğan çocuk ağlayıp bağırırsa, (artık) vâris kılınır.[14]
Cabir b. Abdillah ile el-Misver b. Mahreme derler ki: "Rasûlüllah (s.a.v.), ağlayıp bağırmadıkca veya aksırmadıkca çocuğun varis olamayacağına hükmetti." [15]
el-Beğavî, Şerhu's-Sünne adlı eserinde, konuyla alakalı şu açıklamayı yapar: Ölen insanın varisi ana karnında bir çocuk ise, miras onun için bekletilir; eğer çocuk canlı doğarsa miras onun olur, ölü ola­rak doğması halinde ise varis bırakamaz; miras diğer ilk varislerine in­tikal eder. Çocuk canlı olarak doğduktan sonra öldüğü takdirde; aksırma, nefes gibi bir canlılık belirtisi veya canlı olduğunu gösteren bir hareket görülmüş ise ağlayıp bağırma olsun olmasın varis bırakır." [16]

C. Yeni Doğan Çocuğu Müjdelemek Ve Tebrik Etmek

Sosyal yardımlaşma ve dayanışma özelliğiyle İslam toplumu, yapının kuvvetli bir şekilde kenetlenmesi için sevinç ve keder vesileleriyle toplumun üyelerini bir araya getirmeyi hedeflemiştir.
Bu topluma katılan yeni doğan çocuğa toplumun üyeleri "hoş gel­din" derler ve meleklerin peygamberlere getirdikleri şu müjdeyi dikk­ate alarak çocuğun ana babasını müjdelerler, tebrik ederler:
"Zekeriyya mihrapta namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler: Allah sana, kendi katından gelen bir kelimeyi (İsâ peygamber'i) tasdik eden, efendi, iffetli ve salihlerden bir pey­gamber olarak Yahya'yı müjdeler." [17]
"Ey Zekeriyya! Biz sana adı Yahya olan bir oğul müjdeliyoruz." [18]
Tebrik ve müjdeleme konusunda erken davranmak, ana babanın sevincini artırır ve insanlar arasındaki bağlan güçlendirir. Ana baba te­brik edilirken, Hasan el-Basrî'nin şu güzel tebrik cümlesi kullanılabilir:
"Sana bağışlanan çocuk hayırlı mübarek olsun, veren Allah'a şükredesin, iyiliğini göresin ve güçlülük çağına ulaşsın.[19]

D. Çocuğun Sağ Kulağına Ezan Okumak Ve Sol Kulağına da İkamet Getirmek

Hz. Fatıma, Hasan'ı dünyaya getirdiğinde, Rasûlüllah (s.a.v.) onun kulağına ezan okumuştur. [20]Bunun sır ve hikmetleri şunlar olsa gerektir:
1) Ezan, İslam'ın bir şiarıdır,
2) Muhammedi bir dini bildirmek,
3) Ezanı çocuğun kulağına özel olarak okumak gerekir,
4) Malumdur ki, özellikle okunan ezandan şeytan kaçar.
İlk günlerinde şeytan çocuğa eziyet eder hatta hadiste geçtiğine göre, çocuğun ağlayıp bağırması bundan dolayıdır. [21]
Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şeytan, her doğan çocuğu rahatsız eder. Bu sebeple de çocuk ağlayıp bağırır, Meryem ve oğlu (tsâ) bundan müstesnadır" sonra Ebu Hüreyre, isterseniz "...Rabbimî şüphesiz ben onu (Meryem'i) ve neslini, kovulmuş şeytana karşı sana ısmarlıyorum" ayetini okuyunuz, dedi. [22]
İbnu'l-Kayyım, Tuhfetü'l-Mevdûd adlı eserinde, ezanın başka sır ve hikmetlerinden de bahseder. Sözkonusu maddelere bunları da ekle­meyi uygun görüyoruz:
5) Doğan çocuğun kulaklarına ilk çalan sesin, Allah'ın büyüklük ve yüceliğini ihtiva eden mesaj ve sözler olması ve islam'a girmeyi sağlayan kelime-i şehadetin duyulmasıdır. Bu durumda bir bakıma ezan, dünyaya gelen çocuğa İslam'ın şiarını telkin etmek demektir. Nitekim bu dünyadan ayrılırken de insana kelime-i tevhid telkin edilir.
6) Çocuk anlamasa bile ezanın tesirinin kalbine ulaşması ve ondan etkilenmesi mümkündür.
7) Şeytanın davetinden önce ezanın çocuğu Allah'a, O'na kulluk et­meye ve İslam dinine davet etmektedir. Nitekim Allah'ın insanları ya­ratmış olduğu fıtrat da, şeytanın onu değiştirmesinden önce gerçekleşmiştir. Ezanın bunlardan başka hikmetleri de vardır.
Doğan çocuk oğlan veya kız olsun, Allah'ın kullarına verdiği bir nimet ve bir hediyedir. Taberani'nin İbn Abbas'dan (r.a.) rivayetine göre Rasûlullah (a.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kız çocuk doğduğu zaman Allah ona bereket ulaştıran bir melek gönderir ve melek şöyle der: Zayıftan çıkan bir zayıf! Kıyamete kadar onu koruyup gözeten Allah'tır.
Oğlan çocuk doğduğunda da Allah ona gökyüzünden bir melek gönderir. Melek çocuğun alnından öper ve "Allah'ın sana selamı var" der."[23]

E. Yeni Nimetten Dolayı Allah'a Dua Ve Şükretmek

Enes'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle bu­yurmuştur: "Allah bir kuluna çoluk-çocuk nimeti verir de o da: "Mâşâallah la kuvvete illa billah" derse, onda ölümden başka bir afet görülmez.'.[24]

[1] Taberânî'nin rivayet ettiği bu hadis için bkz. Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, VI 159 Hadisin senedinde Süleyman M b. Davud eş-Şâzekûnî adlı zayıf bir ravi bulunmaktadır. Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 57.
[2] Meryem, 19/22-23.
[3] Bakara, 2/225.
[4] A’raf,7«4.
[5] Yunus, 10/3.
[6] Ibnu's-Sunnî'nin rivayet ettiği isnadı zayıf bu hadis için bkz. Ibn Teymiyye, el-Kelimu't-Tayyİb, s. 87.
[7] Ahkâf, 46/35.
[8] Nâziât, 79/46.
[9] Yûsuf, 12/111.
[10] İbn Zafer el-Mekkî, Kitabu Enbâ-i Nûcebai'l-Ebnâ, s. 163.
[11] Abese, 80/20.
[12] Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 58-59.
[13] Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 60,
[14] Ebu Davud'un rivayet ettiği bu hadis için bkz. Silsiletül-Ehadİs es-Sahiha, Ha­dis No: 153.
[15] İbn Hıbbân'm sahih kabul ettiği bu hadis için bkz. A.g.e., Hadis No: 152.
[16] İbn Teymiyye, el-Müntekâ min Ahbari'İ-Mustafa, II, 467. Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 60.
[17] Âl-i Imran, 3/39.
[18] Meryem, 19/7.
[19] Ibnu'l-Kayyim, Tuhfetü'l-Mevdûd. Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 60-61.
[20] Ebû Davud, Edeb, 107.
[21] Dıhlevî, Nuccetullâhi'l-Bâliğa
[22] Buharı, Tefsir (sure 3), 2; Müslim, Fedâil, 146; Ahmed b. Hanbel, II, 233, Ayet için bkz. ÂH Imran, 3/36.
[23] Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 61-62.
[24] Hadisi Ebû Ya'la, Müs'ned'inde rivayet etmiştir. Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 62.

Hiç yorum yok:

HOŞGELDİNİZ....

BİLMEZ Kİ SORSUN, SORMAZ Kİ BİLSİN...
SORSA BİLİRDİ, BİLSE SORARDI...